Boy uzatmak için uygulanacak boy uzatma kürü yaşları 12 ile 22 arasındaki gençler için geçerlidir. Boy uzatmanın yaşa göre uzatılabilme ortalaması aşağıda belirtilmiştir. Boy uzatmanın üst sınır yaşı 22 dir. Boy uzatma kürü 6 ay ile 2 yıl uygulanabilir.
Boy uzatma kürü ile ortalama yaş dağılımı
Yaş aralığı Ortalama uzama [cm] 21 yaşa kadar
12 - 14 9 - 7
14 – 15
7 – 6
16 – 17
6 – 5
18 – 19
5 – 4
20 – 21
4 – 3
21 – 22
2 – 1
Boy uzatma kürünün uygulamasında iki kural vardır.
Birinci kural, Torik, palamut,uskumru veya kefal balıklarından birisini haftada en az 3 defa 200-250 gr buğulama veya ızgara olarak tüketmektir. Bu balıkların sırt kısmındaki siyah etli kısım boy uzatmada etkili olan kısımdır.
Çocuğunuza 12 yaşına kadar haftada 3 defa 250 gram dört balıktan birinin özellikle palamut balığının ızgara ya da buğulaması yapıldıktan sonra derisini kaldırıp sırt kısmındaki siyah etli kısmını yedirirseniz çocuğunuzun boyunun daha hızlı uzamaya başladığını hayretle göreceksiniz.12 yaşından sonra bu kür yeterli olmayıp bitkisel desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.
İkinci kural ise, hiç bir yan tesiri olmayan bitkisel bir çayın 6 ay müddetle haftada 1 kere demlenip içilmesi gerekiyor.Bu bitki çayı Prof. Dr ibrahim saraçoğlu'nun web sitesinden sipariş edilebiliyor
Not: Önerilen besin maddesi ve bitkisel çay hormon içermemektedir.
24 Şubat 2009 Salı
Ahmet Maranki Kozmik Beden temizliği ile 10 yaş gençleşmenin yolları
Beden temizliği yılda 2 kez yapılır. Sonbahar ve ilkbaharda dolunay olduğunda ayın çekim gücünden istifade ederek, vücudumuzdaki suları da çekeceğini düşünerek bu uygulama yapılıyor.
Vücudumuzdaki kalın bağırsaklar, safra kesesi, karaciğer, akciğerler, pankreas ve dalak gibi organlarımızı temizleyerek hücrelerimizi 10 yaş gençleştirebiliriz...
Beden temizliği hangi hastalıklara karşı etkili :
- Ölümcül hastalıklardan kanser, hepatit B.hepatit C,mide reflü, ülser, kalın bağırsak rahatsızlıklarında, hemoroiti, safra kesesi taş ve kumlarında çok etkilidir.
Uygulayacağınız bu kürle bağırsaklarınızı, sindirim sisteminizi arındırarak rahatlatacaksınız.
Eylül, ekim kasım aylarında her ayın dolunay olduğu zaman ;gökteki ayın 9. da başlıyor, gökteki ayın 15.günü tam dolunay olduğu günde bitiyor.
Sabah: Lahana, havuç, yeşil elma ve kırmızı pancar bunun yanında mevsimine göre ıspanak, maydanoz, çiğ olarak katı meyve sıkacağı ile suları sıkılarak her sabah kahvaltı yerine 2 bardak vücut sıcaklığında içine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı koyularak yudum yudum içilecek.
Not:Bu sebzelerin içindeki vitaminler yağda çözündükleri için zeytinyağı mutlaka konulmalı,aksi halde vitaminlerden yararlanmak mümkün değil.
Öğlen :mevsiminde olan sebzeler 5 dakika kadar hafif haşlanarak yenilecek suları da içilecek.
Akşam: salata , ve sebze çorbası tüketilecek başka bir şey yenilmeyecektir...
son gece akşam yemeği yerine 1 su bardağı limon suyu ve 1 su bardağı zeytin yağını yudum yudum içilecek ve burundan nefes almaya özen gösterilecek ki yağ vücutta gezinsin ve bedeni temizlesin.sabah kalkınca da lavman yapılacak.
Kür boyunca yemememiz gereken yiyecekler
Ekmek , hayvansal gıdalar et süt yumurta, peynir ,konsantre gıdalar,şeker yenmeyecek,kolalı içecekler,kahve, siyah çay içilmeyecek...
Vücudumuzdaki kalın bağırsaklar, safra kesesi, karaciğer, akciğerler, pankreas ve dalak gibi organlarımızı temizleyerek hücrelerimizi 10 yaş gençleştirebiliriz...
Beden temizliği hangi hastalıklara karşı etkili :
- Ölümcül hastalıklardan kanser, hepatit B.hepatit C,mide reflü, ülser, kalın bağırsak rahatsızlıklarında, hemoroiti, safra kesesi taş ve kumlarında çok etkilidir.
Uygulayacağınız bu kürle bağırsaklarınızı, sindirim sisteminizi arındırarak rahatlatacaksınız.
Eylül, ekim kasım aylarında her ayın dolunay olduğu zaman ;gökteki ayın 9. da başlıyor, gökteki ayın 15.günü tam dolunay olduğu günde bitiyor.
Sabah: Lahana, havuç, yeşil elma ve kırmızı pancar bunun yanında mevsimine göre ıspanak, maydanoz, çiğ olarak katı meyve sıkacağı ile suları sıkılarak her sabah kahvaltı yerine 2 bardak vücut sıcaklığında içine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı koyularak yudum yudum içilecek.
Not:Bu sebzelerin içindeki vitaminler yağda çözündükleri için zeytinyağı mutlaka konulmalı,aksi halde vitaminlerden yararlanmak mümkün değil.
Öğlen :mevsiminde olan sebzeler 5 dakika kadar hafif haşlanarak yenilecek suları da içilecek.
Akşam: salata , ve sebze çorbası tüketilecek başka bir şey yenilmeyecektir...
son gece akşam yemeği yerine 1 su bardağı limon suyu ve 1 su bardağı zeytin yağını yudum yudum içilecek ve burundan nefes almaya özen gösterilecek ki yağ vücutta gezinsin ve bedeni temizlesin.sabah kalkınca da lavman yapılacak.
Kür boyunca yemememiz gereken yiyecekler
Ekmek , hayvansal gıdalar et süt yumurta, peynir ,konsantre gıdalar,şeker yenmeyecek,kolalı içecekler,kahve, siyah çay içilmeyecek...
23 Ocak 2009 Cuma
SU GİBİ OL…
Şimdi sen "su" olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez... İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani Seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma; Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin... Gürültünün parçası olursun sadece!..
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; "su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler... Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol... Ama rahmet ol; Afet değil ! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana "felaket" denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; Damarlara giresin!.. Su; Yüce Mevla’nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Unutma; Ve suya benzediğini unutma. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma... Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin; Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi.
Tercih elindeydi hep ve hep de "senin" ellerinde olacak... Ya
tutmayı öğreneceksin dilini; veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su, değil mi; Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp, anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin...
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bindireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin!.. Demeyeceksin;
"Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.." Demeyeceksin; "Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.." Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil...
Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç?.. Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; Beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi "su olduğunu" düşün, ve kendini "su gibi" hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine su gibi "bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına. Hayat ver... Vazgeçilmez ol!!..
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ???
Hindistan'daki yıllık doğum sayısı, Avustralya'nın toplam nüfusundan fazladır.
Rusya'nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.
Mickey Mouse'dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat'di.
Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
Salatalığın yüzde 96'sı sudur.
Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
Peru'da hiç umumi tuvalet yoktur.
Timsahlar renk körüdür.
Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
Tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.
Havuca rengini karoten verir.
İnciler sirkede erir.
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
Rodin'in ünlü 'Düşünen Adam' heykeli aslında İtalyan şair Dante'nin portresidir.
Sihirli sözcük 'abrakadabra' ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay'da düello yapmak yasaldır.
Eiffel Kulesi'nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
Elektrikli sandalye İsac Edison tarafından icat edilmiştir.
Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg.
Hapşırdığımız zaman, kalbimiz de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur...
Mexico City her sene 25cm. kadar batıyor...
Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.
Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
İnek sütünün pH değeri 6'dır.
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir
Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen
karbondan oluşur.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Çin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak başparmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde "başkent" anlamına gelmektedir.
Kanada, Kızılderili dilinde "büyük köy" anlamına gelmektedir.
Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır
alıntıdır
MUTLU BİR EVLİLİĞİN BEŞ TEMEL ŞARTI
Mutlu ve huzurlu evliliğin ön koşulu aile içi iletişimin kalitesine,
ilişkilerdeki samimiyet ve sıcaklığa dayanır. Evlilik için de bu durumu oluşturmanın birkaç önemli noktası bulunmakta, bunları da şöyle sıralayabiliriz ;
1- SORUNLARINIZI KONUŞMAYI GECİKTİRMEYİN !
Evliliğin ilk zamanlarında çiftler ellerinden geldiğince tartışma ve kavgadan sakınırlar. Zaman ilerledikçe kendilerini öfkelendiren ve rahatsız eden durumlara artık tahammül etmek istemezler. Bazen çiftlerden biri hiç uygun olmayan ortam ve zeminde biriktirdiği duygularını aniden ortaya çıkarabilir.
Oysa eşiyle arasında yaşadığı sorunun yakınmadan, şikayet
etmeden duygularını ifade ederse sorun büyümeden çözülebilir. Fakat her iki çiftte önce dinlemeyi çok iyi bilmeliler. Ve ilişkiyi rakip duruma dönüştürmekten ziyade, çözüm odaklı konuşmalılar.
2- İLİŞKİNİZDE SUÇLU ARAMAYIN; SORUNU OLUŞTURAN NEDENLERİ BULUN !
İlişkinizde suçlu aramaya çalışmayın, zira bu durum kendi üzerinize düşünmenize engel olur. Önemli olan karşınızdaki kişiyi suçlamaktan ziyade; kendi davranışlarınız üzerine düşünmek ve düzeltmeye çalışmak önemlidir.
Mutlu evliliklerde çiftler haklı olmaktan çok; mutlu olmak için çaba sarf etmelidirler.
3- YIKICI İFADELERDEN KAÇININ !
Aranızda çıkan tartışmalarda birbirinizin öfkelerini doyurmaya çalışmayın. Karşınızdaki sizi öfkelendirmeye çalışırda siz de duruma kapılıp öfkelendiğinizde, zaten ilişki çığırından çıkacağından, karşı tarafın öfkesini doyurmuşsunuzdur. Sizi sinirlendirerek amacına ulaşmış olacaktır.
Sonradan telafisi mümkün olmayan ifadelerden kaçının! İlişkinizi hiçbir zaman kimin kazanacağı şekle dönüştürmeden mutlu ve huzurlu birliktelikler için çaba sarf edin.
Unutmayın ki; tartışma bir konu üzerinde insanların farklı fikirlerde olması demektir ki çokta olağan bir durumdur. Sadece karşıt fikirlerinize saygılı olarak, benliklerinizi zedelemeden ortak fikre varabilir ve uzlaşma sağlayabilirsiniz.
4- GÜN İÇİNDE YAŞADIĞINIZ OLUMSUZLUKLARI EVLİLİĞİNİZE YANSITMAYIN !...
Gün içindeki huzursuzluğunuzun bedelini eşinize yansıtmaya hakkınız yok!
Bazen sizi üzen, öfkelendiren durumda akşam ilişkinizi kavgaya dönüştürerek rahatlamak isteyebilirsiniz bilinçaltı olarak ama bu karşı tarafa yapılan bir haksızlıktır.
Rahatlamayı eşinize sığınarak, üzüntünüzü ona ifade ederek sağlayabilirsiniz. Bu aynı zamanda eşinizi de onure edecektir. Zira ilişkiniz yatıştırıcı bir hal alabilir. Birbirinizin yatıştırıcı nesnesi olmaya çalışın ki evlilikteki bütünleşmeyi yakalayabi-lesiniz.
5- HER KARARINIZIN İÇİNDE MUTLAKA EŞİNİZ OLMALI !
Evliliğin en fazla tartışma yaratan durumlardan biri de karşılıklı konuşmadan alınan tek taraflı kararlardır. Önemli yada önemsiz, küçük yada büyük kararlar önemli değildir. Önemli olan hayatınızı birleştirdiğinizi iddia ettiğiniz eşinizi her kararınıza katarak, fikirlerine değer vererek, bütün olduğunuzu tekrar ve tekrar eşinize göstermiş olursunuz.
Evliliğinizi iyi ve doğruya götürecek her teorik bilgiyi evliliğinizde uygulamaya çalışarak, deneyimsel ilişki yaşamaya çalışın...
15 Ocak 2009 Perşembe
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP HAKKINDA BİLGİLER VE TEDBİRLER
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİP HAKKINDA BİLGİLER VE TEDBİRLER
1. Nedir?...
Soğuk Algınlığı; çeşitli virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan ‘hafif’ seyirli bir hastalıktır.
2. En çok kimlerde görülür?
Dünyada yetişkinlerde ve çocuklarda en sık görülen hastalıktır.
3. Tedavide antibiyotik kullanılır mı?
Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri olmamasına rağmen bu konuda sıklıkla yanlış yapılır.
4. Yaygın bir infeksiyon olarak nitelendirilebilir mi?
Soğuk algınlığı o kadar yaygın bir infeksiyondur ki, çok az insan bir yılı yakınmasız geçirebilir. Gelişen ulaşım olanakları sayesinde etken virüsler dünyanın her yerinde ve ikliminde infeksiyonun ortaya çıkmasına yol açabilir.
5. Neden havaların soğuması mıdır?
Soğuğun direkt olarak hastalığa yol açtığı söylenemez. Soğuk algınlığı genellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak sonbahar mevsiminde görülmeye başlar.
6. Hangi mevsimde daha sık görülür?
Soğuk algınlığı en sık kış mevsiminde görülür. Bunun başlıca nedenleri arasında kötü havalandırılan ortamlarda daha çok zaman geçirilmesi, güneş ışınlarının daha az oluşu, daha çok toplu halde yaşanması, bu mevsimde stresin daha fazla olması ve burundaki koruyucu mukozanın soğuması ile virüslerin hızla çoğalması sayılabilir.
7. Yakalanma riskini arttıran faktörler nelerdir?
Riski arttıran bazı özel faktörler söz konusudur: Uzun mesafeli uçak yolculukları; 200 - 400 kişinin aynı hava kaynağı ile birbirlerine infeksiyon bulaştırmalarını kolaylaştırır. Yabancı bölgelere yapılan seyahatler de o bölgedeki virüslerin alınmasına sebep olabilir. Klimalar da önemli risk faktörleri arasındadır; havadaki nemi aldıkları için burundaki koruyucu mukoza ortamını kuruturlar ve infeksiyona yatkın hale getirirler.
8. Stres bir risk faktörü müdür?
Stres, tek başına immün (bağışıklık) sistemini baskılayarak infeksiyon etkenlerinin üremesini kolaylaştıran bir diğer önemli risk faktörüdür.
9. Soğuk algınlığı virüsleri nasıl bulaşır?
Etken virüslerin bulaşması; hastaların mikrop içeren burun veya ağız salgılarıyla bulaşmış elleri ve eşyalarıyla olabileceği gibi, havadaki küçük veya büyük parçacıklar içindeki virüslerin solunması ile de olabilir.
10. Ölümcül olabilir mi?
Bebekler, çok yaşlılar ve bağışıklık sistemi problemli olan kişilerde hastalık çok ciddi, hatta ölümcül olabilir.
KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR NELERDİR?
Hastalığın bünyeye yerleşme süresi 24 - 72 saat arasında değişir. İlk belirti kuru kaşıntılı boğaz ağrısıdır. Ateş normaldir veya hafif yükselebilir. Bebek ve küçük çocuklarda ateş daha yüksektir. En sık görülen belirtiler, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğazda yanma ve öksürüktür. Koku ve tat duygusunun azalması, kulaklarda basınç hissi ve ses kalitesindeki değişiklikler gibi durumlara da sıkça rastlanır. Belirtiler ortalama 7 gün sürer. Vakaların dörtte birinde bu süreç 2 haftaya kadar uzayabilir.
SOĞUK ALGINLIĞINDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ
Kapalı ve kalabalık yerlerde hastalık hızla yayılır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak infeksiyon riskini azaltır.
Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya gözlerimize transfer edebiliriz. Bunu engellemek için ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız.
SOĞUK ALGINLIĞINDA NASIL BİR TEDAVİ UYGULANIR?
Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Tedavi belirtilere göre yapılmalıdır. Burun tıkanıklığını giderici spreyler veya burun damlaları, öksürük giderici ilaçlar, baş ağrısını azaltmak için ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder.
Bu tedavilere ek olarak, ABD’de hastaların üçte biri, Avrupa’da % 40 - 70’i alternatif tedavi kullanmaktadır. Alternatif tedavi olarak sıklıkla esansiyel yağlardan oluşan mentol, içinde bir sülfür bileşiği olan ‘Ajoenc’in etkisinden yararlanmak için sarımsak, çinko ve yüksek dozlarda (günde 1 - 2 gram) C Vitamini alınarak antioksidan etkilerden yarar sağlayabilmektedir.
10 SORUDA GRİP
1. Nedir?
Grip; ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreden akut bir virüs hastalığıdır.
2. Soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farkı var mıdır?
Kesinlikle farklıdır. Grip; ülkeler ve kıtalar arası yaygınlaşma özelliğine sahip olan bir hastalık olarak ciddi akciğer hastalıklarına yol açabilmesinden dolayı soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklıdır.
3. Soğuk algınlığı ile benzer özellikleri var mıdır?
Grip ve soğuk algınlığı bulaşma şekilleri ve belirtiler yönünden benzerlik gösterirler. Ancak gripte baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş daha ön plandadır.
4. Medikal tedavide ne tür ilaçlar kullanılır?
Grip tedavisinde bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir.
5. Gripten korunma yöntemi nedir?
Günümüzde grip (influenza) aşıları gripten korunmanın en güvenli yoludur. Bu aşılar ülkemizde de başarı ile uygulanmaktadır.
6. Aşı ne zaman ve nasıl uygulanmalıdır?
İnfluenza aşıları Eylül - Aralık ayları arasında tek doz olarak üst kolun dış yüzeyine uygulanır.
7. Bebekler ve küçük çocuklar için de aşı uygulama şekli ve doz aynı mıdır?
Bebekler ve küçük çocuklarda uyluğun ön yüzünden kas içine yapılabilir. Daha önce aşılanmış 9 yaş altı çocuklara birer ay ara ile 2 doz önerilmektedir.
8. Gebelikte aşı yapılması doğru mudur?
Kesinlikle doğrudur. Gebeler de aşılanması gereken grup içinde yer almaktadır.
9. Grip olduğunda hastalık riskinin arttığı gruplara da aşı uygulanabilir mi?
Elbette. Astım, kronik akciğer veya kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kan hastalığı gibi bir hastalığı olanlar bu gruba dahildir. Bu kişiler de kesinlikle aşılanmalıdır.
10. Grip aşısı olması gereken grup içinde başka kimler vardır?
Sağlık Personeli (doktor, hemşire ve diğer personel),
Huzurevi ve kronik bakım ünitelerinde çalışanlar,
Ev hemşireleri,
65 yaş ve üzerindekiler,
Dış ülkelere seyahat edecek olanlar,
Önemli etkinliklerin kesintiye uğramasını en aza indirmek için önemli toplum hizmeti verenler
1. Nedir?...
Soğuk Algınlığı; çeşitli virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan ‘hafif’ seyirli bir hastalıktır.
2. En çok kimlerde görülür?
Dünyada yetişkinlerde ve çocuklarda en sık görülen hastalıktır.
3. Tedavide antibiyotik kullanılır mı?
Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri olmamasına rağmen bu konuda sıklıkla yanlış yapılır.
4. Yaygın bir infeksiyon olarak nitelendirilebilir mi?
Soğuk algınlığı o kadar yaygın bir infeksiyondur ki, çok az insan bir yılı yakınmasız geçirebilir. Gelişen ulaşım olanakları sayesinde etken virüsler dünyanın her yerinde ve ikliminde infeksiyonun ortaya çıkmasına yol açabilir.
5. Neden havaların soğuması mıdır?
Soğuğun direkt olarak hastalığa yol açtığı söylenemez. Soğuk algınlığı genellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak sonbahar mevsiminde görülmeye başlar.
6. Hangi mevsimde daha sık görülür?
Soğuk algınlığı en sık kış mevsiminde görülür. Bunun başlıca nedenleri arasında kötü havalandırılan ortamlarda daha çok zaman geçirilmesi, güneş ışınlarının daha az oluşu, daha çok toplu halde yaşanması, bu mevsimde stresin daha fazla olması ve burundaki koruyucu mukozanın soğuması ile virüslerin hızla çoğalması sayılabilir.
7. Yakalanma riskini arttıran faktörler nelerdir?
Riski arttıran bazı özel faktörler söz konusudur: Uzun mesafeli uçak yolculukları; 200 - 400 kişinin aynı hava kaynağı ile birbirlerine infeksiyon bulaştırmalarını kolaylaştırır. Yabancı bölgelere yapılan seyahatler de o bölgedeki virüslerin alınmasına sebep olabilir. Klimalar da önemli risk faktörleri arasındadır; havadaki nemi aldıkları için burundaki koruyucu mukoza ortamını kuruturlar ve infeksiyona yatkın hale getirirler.
8. Stres bir risk faktörü müdür?
Stres, tek başına immün (bağışıklık) sistemini baskılayarak infeksiyon etkenlerinin üremesini kolaylaştıran bir diğer önemli risk faktörüdür.
9. Soğuk algınlığı virüsleri nasıl bulaşır?
Etken virüslerin bulaşması; hastaların mikrop içeren burun veya ağız salgılarıyla bulaşmış elleri ve eşyalarıyla olabileceği gibi, havadaki küçük veya büyük parçacıklar içindeki virüslerin solunması ile de olabilir.
10. Ölümcül olabilir mi?
Bebekler, çok yaşlılar ve bağışıklık sistemi problemli olan kişilerde hastalık çok ciddi, hatta ölümcül olabilir.
KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR NELERDİR?
Hastalığın bünyeye yerleşme süresi 24 - 72 saat arasında değişir. İlk belirti kuru kaşıntılı boğaz ağrısıdır. Ateş normaldir veya hafif yükselebilir. Bebek ve küçük çocuklarda ateş daha yüksektir. En sık görülen belirtiler, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğazda yanma ve öksürüktür. Koku ve tat duygusunun azalması, kulaklarda basınç hissi ve ses kalitesindeki değişiklikler gibi durumlara da sıkça rastlanır. Belirtiler ortalama 7 gün sürer. Vakaların dörtte birinde bu süreç 2 haftaya kadar uzayabilir.
SOĞUK ALGINLIĞINDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ
Kapalı ve kalabalık yerlerde hastalık hızla yayılır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak infeksiyon riskini azaltır.
Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya gözlerimize transfer edebiliriz. Bunu engellemek için ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız.
SOĞUK ALGINLIĞINDA NASIL BİR TEDAVİ UYGULANIR?
Soğuk algınlığı tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Tedavi belirtilere göre yapılmalıdır. Burun tıkanıklığını giderici spreyler veya burun damlaları, öksürük giderici ilaçlar, baş ağrısını azaltmak için ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder.
Bu tedavilere ek olarak, ABD’de hastaların üçte biri, Avrupa’da % 40 - 70’i alternatif tedavi kullanmaktadır. Alternatif tedavi olarak sıklıkla esansiyel yağlardan oluşan mentol, içinde bir sülfür bileşiği olan ‘Ajoenc’in etkisinden yararlanmak için sarımsak, çinko ve yüksek dozlarda (günde 1 - 2 gram) C Vitamini alınarak antioksidan etkilerden yarar sağlayabilmektedir.
10 SORUDA GRİP
1. Nedir?
Grip; ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreden akut bir virüs hastalığıdır.
2. Soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farkı var mıdır?
Kesinlikle farklıdır. Grip; ülkeler ve kıtalar arası yaygınlaşma özelliğine sahip olan bir hastalık olarak ciddi akciğer hastalıklarına yol açabilmesinden dolayı soğuk algınlığından ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklıdır.
3. Soğuk algınlığı ile benzer özellikleri var mıdır?
Grip ve soğuk algınlığı bulaşma şekilleri ve belirtiler yönünden benzerlik gösterirler. Ancak gripte baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş daha ön plandadır.
4. Medikal tedavide ne tür ilaçlar kullanılır?
Grip tedavisinde bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir.
5. Gripten korunma yöntemi nedir?
Günümüzde grip (influenza) aşıları gripten korunmanın en güvenli yoludur. Bu aşılar ülkemizde de başarı ile uygulanmaktadır.
6. Aşı ne zaman ve nasıl uygulanmalıdır?
İnfluenza aşıları Eylül - Aralık ayları arasında tek doz olarak üst kolun dış yüzeyine uygulanır.
7. Bebekler ve küçük çocuklar için de aşı uygulama şekli ve doz aynı mıdır?
Bebekler ve küçük çocuklarda uyluğun ön yüzünden kas içine yapılabilir. Daha önce aşılanmış 9 yaş altı çocuklara birer ay ara ile 2 doz önerilmektedir.
8. Gebelikte aşı yapılması doğru mudur?
Kesinlikle doğrudur. Gebeler de aşılanması gereken grup içinde yer almaktadır.
9. Grip olduğunda hastalık riskinin arttığı gruplara da aşı uygulanabilir mi?
Elbette. Astım, kronik akciğer veya kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kan hastalığı gibi bir hastalığı olanlar bu gruba dahildir. Bu kişiler de kesinlikle aşılanmalıdır.
10. Grip aşısı olması gereken grup içinde başka kimler vardır?
Sağlık Personeli (doktor, hemşire ve diğer personel),
Huzurevi ve kronik bakım ünitelerinde çalışanlar,
Ev hemşireleri,
65 yaş ve üzerindekiler,
Dış ülkelere seyahat edecek olanlar,
Önemli etkinliklerin kesintiye uğramasını en aza indirmek için önemli toplum hizmeti verenler
12 Ocak 2009 Pazartesi
ODU MAC LC
ODU MAC LC - The new modular, stringable rectangular connector
Up to 5,000 mating cycles
4 frame sizes (12/18/26/37 units)
Diverse contact inserts (modules) for signals, power and high frequency are available
Centering and keying using the proven ODU guide system
Easy assembly and removal of the contacts using clip technology
Simple, quick packaging and module assembly in the frame
Frame can be mounted in standard DIN housing with spindle- and lever locking
Economical and proven ODU contact technology - turned/slit contacts
Didn't find something to match your specifications in the catalog? The catalog model can be modified at any time! We work with you to find the right solution!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)